Translate

20 Şubat 2016 Cumartesi

KARA DELİK

    Kara delikler, Albert Einstein'nın izafiyet teorisi ile doğrudan bağlantılıdır. Kara delik; yüksek miktardaki maddenin bir noktada toplanarak, çok güçlü çekim oluşturduğu bir kozmik cisimdir. Bu cisimlerin çekim kuvveti o kadar güçlüdür ki, ışığı bile içine çekmektedir. Atom büyüklüğünde olan bir kara delik ağırlığı, çok büyük bir dağın ağırlığına sahip olabilir. Kara delikler üç boyutlu olmadıkları için hacimleri sıfır kabul edilir. İzafiyet teorisine (genel görelilik kuramı) göre, kara deliğin içinde zaman ya çok yavaş ya da hiç akmamaktadır. 3 çeşide ayrılır. Bunlar; ilksel, yıldızsal ve süper kütleli kara deliklerdir. 




    İlksel kara delikler; atom kadar küçük ve çok yüksek kütleye sahip kara delikler olarak düşünülmektedir. Bu çeşidin big bang ile oluştuğu tahmin edilmektedir.


 

    Yıldızsal kara delik ise en çok rastlanılanıdır. Yaklaşık olarak 20 adet güneşin kütlesine eşit olan ve ömrünü tamamlamış yıldızların oluşturduğu çeşittir.




     Süper kütleli kara delik, kütlesi ve büyüklüğü bulunduğu galaksiye göre değiştiği söyleniyor. Bulundukları galaksilelerle aynı anda oluştukları düşünülüyor. Samanyolu galaksisindeki süper kütleli kara delik Sagittarius A olarak adlandırılmıştır. 


15 Şubat 2016 Pazartesi

UZAYLILAR BİZİMLE İLETİŞİM KURDU MU ?

     Birçoğumuzun en büyük merakı "Evrende bizden başkaları var mı ?" ve "Uzaylılar gerçek mi ?"  sorularıdır. Bu konuda farklı görüşler olsa da, ünlü bir astrofizikçi olan Neil Degrasse Tyson şunu söylemektedir: "Evrende bizden başkasının var olmadığını söylemek, okyanustan bir kap su alıp orda balinalarını yaşamadığını söylemektir." Bu sözü yeterince açıklayıcıdır. Fakat sadece onun sözü yeterli değildir ve birçok bilim insanının kabul ettiği deliller de mevcuttur. Bu delillerden en kesin olanı da uzaydan alınan o sinyaldir.

Jerry Ehman'ı şaşırtan o sinyal

      Dünya dışı yaşam araştırma projesi olarak bilinen SETİ nasa tarafından 1971 yılında kurulmuştur. Seti projesi, Philip Morrison gibi ünlü bilim adamlarının öngürüleriyle hazırlanmıştır ve bu projede kullanılan radyo teleskopları evrende en çok bulunan hidrojen atomunun devinim frekansı olan 1420 MHZ ile sinyal göndermektedir. 15 Ağustos 1977'de fizikçi Jerry Ehman radyo teleskoplarının verilerini incelerken normal dışı bir şeyle karşılaşmıştır. Her gün yaptığı kontroller sonucunda hiçbir değişme göremezken 15 Ağustos 1977 günü 72 saniye süren güçlü bir sinyalle karşılaşmıştır. Bu sinyalin önemi sadece güçlü olması ve 72 saniye sürmesi değildir. Onu bu kadar şaşırtan şey, sinyalin nokta atışı yaparak öngörülen frekansta yani  1420 MHZ de olmasıdır. Bu sinyalin dünyadan herhangi bir radyo dalgası olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat bu frekans aralığının dünyada kullanılması yasaktır ve dünyada herhangi bir yerden yayılmış bir sinyal olsaydı tekrar yakalanabilirdi. Bu sinyal 1420 Mhz ile 72 saniye süreyle gelmiştir ve tüm bilim dünyasını ayağa kaldırmıştır. Verileri inceleyen Jerry Ehman, "Bu uzaylıların bize merhaba demesi anlamına geliyor." açıklamasını yapmıştır. Bugün birçok bilim adamı o sinyalin dünya dışı bir yaşam olduğunun kanıtı olarak bakmaktadır. Bu sinyal uzaylıların varlığının kesin kanıtı olmasa da herkesi üzerinde düşündürmüş ve üzerindeki ilgiyi ilk günkü gibi korumaya devam etmektedir.

O sinyali yakalayan Big Ear radyo teleskobu

9 Şubat 2016 Salı

YAKIT PİLİ TEKNOLOJİSİ

       Dünyada artan enerji ihtiyacından dolayı çevre kirliliği her gün daha da artmaktadır. Fosil yakıtlar ve nükleer santraller kullanılarak üretilen enerji büyük bir karbon salınımına sebep olmaktadır. Bilim yeni kaynak arayışlarına devam ederken önemli bir kaynak olabilecek bir yöntem keşfetmişlerdir. Bu yöntemin kullandığı yakıt doğadan en çok bulunan hidrojen elementidir. Hidrojen, yakıt pili diye bilinen sistemde enerjiye dönüştürülerek yok denecek kadar az kirlilik yaratmaktadır. Bilim adamları geleceğin enerji kaynağının hidrojen olduğunda hemfikirler. 



         1838 de Cristian Friedrich Schönbein adında bir bilim adamı tarafından yakıt pili çalışma sistemi ortaya koyulmuştur. Yaklaşık 110-120 yıl boyunca geliştirilmesi üzerine çalışılmış, ilk verimli örnekleri 1960 yılında uzay araçlarında kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Yakıt pilleri, düşük enerjili bir reaksiyon ile enrji açığa çıkarırlar. Reaksiyondaki yakıtın elektron ve protonları ayrılarak elektrik akımı oluşturur. Sessiz ve temiz bir yöntem olan yakıt pili teknolojisi, yakın tarihte hayatımızın bir çok alanında görmeye başlayacağız. Bugün birçok otomotiv şirketi de bu konuda ciddi yatırımlar yapmaya başlamıştır. Geleceğimizin kurtuluşu hidrojen sayesinde olacağına inanılmaktadır.  

6 Şubat 2016 Cumartesi

HELİKOPTERİN GELİŞİMİ

    Çocukluğumuzda hem çok sevdiğimiz hemde sesinden korktuğumuz mükemmel hava aracı helikopter bugün ki konuğumuz. Herkesin ilgisini çeken, sesini duyunca işi gücü bıraktırıp kendini izleten bu aracın tarihi gelişimi çok uzun bir süreye yayılmıştır. Her zamanki gibi bu başarının arkasında da hayallerinden vazgeçmeyen insanlar yatıyor. 



   
     Helikopter; dikey olarak hareket edebilen, öne arkaya sağ sola gidebilen ve havada sabit durabilen hava aracıdır. 16. yüzyılda Leonardo Da Vinci tarafından yapılan bir tasarım ile adından söz ettirmeye başlamıştır. Fakat 20. yüzyıla kadar birçok bilim adamı bu konuda çalışmış olsa da bir sonuca varamamıştır. Bu kadar çalışma yapılması gelecektekilere ışık tutmuştur. Yaydan enerji alanı, buhar gücü ve elektrik enerjisi ile çalışanı yapılmaya çalışılsa da doğru sonuca ulaşılamamıştır. İlk başarılı örneği 1907 yılında Fransız mühendis Paul Cornu yapmıştır. yerden 4-5 metre yükselerek, yaklaşık 20 metre yol alabilmiştir. Bu başarıyla tarihe yazılmıştır. Bu hayalin peşinde koşan Rus bir mühendis olan İgor Sikorsky bir çok denemenin ardından başarılı olmadığı için Amerikaya giderek uçaklar alanında kendini geliştirdi. Bu sırada sermaye biriktirerek bugün ki Sikorsky markasını yarattı.