Translate

14 Aralık 2015 Pazartesi

HAVACILIĞIN GELİŞİMİ

    Ucu bucağı olmayan merak duygusu, insan oğlunu hep ileriye taşımayı başarmıştır. Uzağı merak etmiş, uzağa ulaşınca hep daha uzağa gitmek istemiştir. Yaya olarak gidebildikleriyle yetinmemiş, hayvanları kullanarak günlerce uzağın neresi olduğunu bulmaya çalışmıştır. Uzağa ulaştığında, buraya nasıl daha çabuk ulaşırım diye düşünmüş durmuştur. Karanın en ucuna gelip denizin diğer tarafını görmek istemiştir. İnsanlarda bitmek bilmeyen bu merak duygusu; gemilerin, trenlerin, otomobillerin, uçakların ve daha birçok ulaşım aracının meydana gelmesini sağlamıştır. Bu saydığımız araçların hepsi tek bir amaca hizmet etmektedir: Daha uzağa nasıl gidebilirim ? Şimdi bu sorunun cevaplarından biri olan uçağın, tarihsel gelişimini anlatalım.




    Uçmak; bugün birçok eylemin en uç noktasını anlatır. İnsanlık için de en uç nokta sayabiliriz. Bu konu asırlarca araştırılmış ve üzerine çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak nerede ve ne zaman yapıldığı bile bilinmeyen uçurtmalardan başladığı düşünülmektedir. Bilinen dönemler çerçevesinde, bir araştırmacı olan Eimler 11. yüzyılda planör deneyleri yapmıştır. Leonardo Da Vinci de uçak konusunda birçok tasarım yapmıştır. 17. yüzyılda Hazarfen Ahmet Çelebi de kanat takarak kendini Galata Kulesinden kendini bırakmıştır. Francoise Pilatre adında bir bilim insanı 18. yüzyılda balon ile uçma konusunda deneyler yapmıştır. 1883 yılında John Montgomery  uçabilen bir planör yapmayı başarmıştır. Fakat o zamana kadar yapılmış tüm hava araçları havada kısıtlı süre kalabilmektedir. Bu durum Wright kardeşlerin aklına fikir getirmiş ve sürekli uçuş sağlayan bir hava aracı tasarlama üzerinde çalışmalara başlamışlardır.  1903 yılında ilk başarılı uçuşu gerçekleştirmişler ve tarihe sürekli uçuşu sağlayan ilk hava aracının mucitleri olarak geçmişlerdir. Bu araç geliştirilerek savaşlarda kullanılmıştır. Jet motorlarının da icadıyla hava ulaşımında da kullanılmaya başlanmış ve günümüzdeki konumuna gelmiştir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder